Havuza gitmek için evden her çıkışımızı, havuza gelene kadar geçirdiğimiz zamanlarda sürekli ağlayarak anneme resmen işkence çektirdim.
İyi bir jimnastikçi olmayı çok istedim. Her okul çıkışımda ekstradan jimnastik çalışmaya gidiyordum ancak boyum birden çok uzamaya başladı ve bu benim jimnastik geleceğime nokta koydu.
O zamanlar da Balıkesir’de kapalı havuz yoktu. Yüzme antrenörüm ise benim iyi bir yüzücü olacağımı düşündü ve beni takıma aldı. Kışın antrenman yapmak için şehir dışında 20 km uzaklıkta açık bir kaplıca havuzunda antrenman yapıyorduk. Havuz kenarında kartopu oynayarak ısınıyor sonra sıcak suya girip tekrar antrenman yapıyorduk. Yapılan il şampiyonalarında şampiyon oluyordum. Yüzmek çok eğlenceli olmaya başlamıştı.
Yüzme antrenmanlarıma gittiğim zamanlarda antrenman yapmaya gelen Triatletleri görürdüm. 12 yaşındayken triathlona başlamak istedim. Ancak çok zayıftım ve herkes çok güçsüz olduğuma triathlon gibi ağır bir sporla baş edemeyeceğime inanıyordu, böylelikle yüzmeye devam ettim. Annemin tek bir hayali vardı. Kardeşimi ve beni Türkiye’nin en büyük kulüplerinden birinde yüzücü olarak görmek.
TRİATLET OLMAK !
15 yaşındayken Fenerbahçe SporKulubü’ne geçtim ve 1 hafta içerisinde her şeyimizi toplayıp İzmir’e taşındık. Zayıf ve uzun kas yapısına sahip olduğum için uzun mesafe yüzmelerde çok başarılıydım. 400 metre karışık, 800 metre serbestte Türkiye Şampiyonu oldum. 17 yaşımda open water milli takımına girdim. Annemin hayalleri gerçekleşti ancak benim tek bir hayalim vardi ; TRİATLET OLMAK ! 18 yaşımda yüzmeyi bıraktım ve triathlona başladım.
En sevdiğim şey bana yapamazsın denileni yapmak.
Triathlon 3 farklı disiplinden oluşuyor; yüzme, bisiklet, koşu..
Bu spora ilk başladığımda bu işi iyi bilen birkaç insan hariç herkes iyi bir triatlet olmayacağımı söyledi.
Ancak ben yüzme geçmişli olduğum için yarışa zaten 1-0 önde başlıyor, kuvvetli olduğum için iyi bisiklet sürüyor ve ciğerlerim açık ve hantal bir vücuda sahip olmadığım için iyi koşuyordum.
***
Aslında çoğu yüzücü iyi koşamaz, ben şanslı olanlardanım.
Triathlona başladıktan 4 ay sonra ilk yarışıma gittim. Tecrübesiz olmama, bisiklette bir yaş gurubu sporcusu ile çarpışıp düşmeme, koştuğum sürece acıdan ve yorgunluktan ağlamama rağmen sadece yarışmayı bitirmeye odaklandım. Finish çizgisinden geçmek dünyanın en mutlu edici hislerinden biri.
Yarışı bitirdiğimde 3. olduğumu öğrenmek ve bu kadar zorlu bir spor müsabakasını bitirebilmenin mutluluğu beni daha fazla motive etti..
Daha sonrasında girdiğim her yarışmada 1. Olarak ilk yılımda gençler şampiyonu oldum.
Triathlon ;Sprint mesafe , olimpik mesafe , halfironman(70.3) ve ironman olarak farklı mesafeleri var.
TRIATHLON BENIM IÇIN BIR YAŞAM TARZI.
Olimpiyatlarda olimpik mesafe koşuluyor. Yani; 1500 metre yüzme, 40 kilometre bisiklet ve 10 kilometre koşu. Bu sebepten şu an için hedefimde ironman yapmak yok.
Yarışma sırasında kazanma isteğinin dışında hissedilen acı, tükenmişlik hissi, daha hızlı gidemediğiniz için verimli geçiremediğiniz her antrenman için kendinize kızıyorsunuz. Her antrenmanımı en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Bugün eksik veya verimsiz geçirdiğim her antrenman rakibimi bir adım öne almam demektir.
2016 sezonu elit kategorisinde ilk yılım olduğu için tek hedefim tecrübe kazanmaktı. Bu sebepten yurt dışı kamplarına ve yarışlarına katıldım. İlk olarak Fransa’da katıldığım Avrupa Şampiyonası’nda yaş grubumda 2. Oldum, daha sonra antrenman amaçlı katıldığım İtalya şampiyonalarında iyi dereceler alarak Türkiye’yi temsil etmiş oldum. 2016 sezonunun en iyi sonucunu Alanya Avrupa Kupası’nda aldım.
Dünyanın en iyi triatletlerinin geldiği yarışmada 7. Sırada ve puan alan tek Türk elit kadın sporcu olarak yarışmayı bitirdim. Aldığım puan ile dünya sıralamasındaki birinci Türk kadın sporcu oldum.
Finish çizgisinen geçerken ki tezahüratlar, antrenörümün sevinci, annem ve babamın gururlu bakışlarını gördüğümde tek düşündüğüm, olimpiyatlarda finish çizgisinden geçerek sevenlerime aynı mutluluğu yaşatmak oldu.
Hedefimde olimpiyat sporcusu olmak var. Bu yüzden çok disiplinli çalışıyorum. Okulumu dondurdum. Günde 4 antrenman yapıyorum. Sabah yüzüyorum sonra kuvvet ve esneklik çalışıyorum. Akşama doğru bisiklet ve koşu antrenmanımı yapıyorum. Bir memur gibi antrenmanlarda mesai yapıyorum desek doğru olur.
Hedeflerim doğrultusunda sosyal hayatımdan feragat ettim. Pazar sabah antrenmanım olduğu için cumartesi gecesi bile erkenden uyuyorum. Beslenme çok önemli. Kesinlikle şeker kullanmıyorum. Karbonhidrat ve protein ağırlıklı besleniyorum. Demir açısından beslenmek çok önemli. Kandaki demir oranınız yüksekse dayanıklılığınız iyi demektir. ilk başta lezzet açısından tüketmek zor ancak alışılıyor. Benim en yakın arkadaşım, “kırmızı pancar.” Her şekilde tüketiyorum.
Triathlon ferdi bir spor olduğu için en zorlayıcı durum genellikle tek başına antrenman yapmak ve kendi kendinizi motive etmek oluyor. Ayrıca malzemeleri pahalı olduğundan üst düzey bir sporcu olmak istiyorsanız sponsor şart. Açıkçası Türkiye’de sponsorluk genellikle ironman markası üzerinde yoğun. Umarım gelecek sezonlarda olimpiyat yolunda çalışan bir elit sporcu olarak bende sponsorlarımın desteği ile daha fazla kamp, yarış ve malzemelerimin motivasyonu sayesinde iyi sonuçlar alarak hayalime ulaşacağım.
Ben sadece başarılı bir sporcu olmak değil; genç ve bu yola gönül koymuş diğer atletlerin yolunu açan bir abla, örnek bir kişilik olmak istiyorum.